GELİBOLU
Adı, Yunancada "Güzel Şehir" anlamına gelen Kallipolis'ten gelir. Makedon şehri Kallipolis, MÖ 5. yüzyılda kuruldu. Bir deniz üssü olarak Kallipolis'in zengin bir tarihi vardır.
Ancak ilçe geçmişinin Troya kenti kadar eski olduğu varsayılmaktadır. Yörenin eski adı "Crithote"dir. Antik Çağ'da Keltler tarafından iskân edildiği için Eski Yunanca'da "Galliopolis" olarak adlandırılmıştır: Galli (Kelt) + polis (şehir) = Keltler'in şehri. Bu isim, Türkçeye de Gelibolu olarak geçmiştir.
Günümüzde Fransa, Belçika, İsviçre ve Ren kıyılarını içine alan bölgeyi ele geçirmiş ve Romalılar tarafından bu bölgeye Galya, halkına da Galatlar adı verilmiş.
Galatlar olarak adlandırılan bu savaşçı halk MÖ 281 yıllarında Trakya Krallığı'nın içinde bulunduğu bocalama döneminde Balkanlar'a, Çanakkale ve boğazlar üzerinden Anadolu'ya geçmişler. MÖ 278 yılında Anadolu'da Sakarya ve Kızılırmak havzasını kapsayan bölgeye de "Galatia" adı verilmiş.
İmparator I. Justinianus Gelibolu'yu güçlendirdi ve hâlâ bugün bile bazı Bizans kalıntılarının görülebildiği, mısır ve şarap önemli askerî depolar kurdu.
1204'teki Latinler tarafından Konstantinopolis'in alınması sonrasında Gelibolu Venedik Cumhuriyeti'nin hâkimiyetine geçti. 1204'ten 1235'e kadar Venedik Cumhuriyeti bölgeyi yönetti. 1294'te Cenevizliler civardaki bir Venedik kuvvetini yendi.
1306'da Roger de Flor idaresindeki Almogavarlar'dan oluşan bir Katalan Bölüğü Gelibolu'ya yerleşti ve liderlerinin ölümünden sonra neredeyse tüm vatandaşları katletti. Venedik ve Bizans İmparatorluğu'nun müttefik birlikleri şehri kuşattı ama tahkimatları dağıttıktan sonra 1307'de geri çekildiler.
Bizans İmparatorluğu bölgeyi 1354 yılına kadar yönetti.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Gelibolu'yu fethi 1 ve 2 Mart 1354 gecesi, güçlü bir deprem Gelibolu'yu ve surlarını tahrip edip savunmasını zayıflattı. 1354'teki yıkıcı depreminden bir ay sonra Osmanlılar Gelibolu'yu kuşatıp fethetti. Gelibolu, böylece Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'daki ilk kalesi oldu. Sultan I. Bayezid (1389–1403) Gelibolu'da hâlâ görülen bir kale ve kule inşa ettirdi.
1366'da Bizans lehine gerçekleştirilen Savoyard Haçlı Seferi'nde Gelibolu, Bizans tarafından geri alındı ama Eylül 1376'da yeniden kuşatılan Gelibolu'yu Osmanlılar geri aldı. Gelibolu'da yaşayan Yunanlar'ın ise kalıp gündelik hayatlarına devam etmelerine izin verildi.
Gelibolu, Türkiye'nin Çanakkale ilinin, Gelibolu ilçesinin merkezi olan yerleşim. Avrupa yakasındaki Doğu Trakya'da, kendi adını taşıyan yarımadanın güney kıyısında, Marmara Bölgesi'nin Çanakkale Boğazı'nın Avrupa tarafında, karşı kıyı Lapseki'den 3 km uzaklıkta kuruludur.
Gelibolu; Osmanlı’nın Avrupa’da ilk fethettiği şehir. 1354 yılında Osmanlının 2. sultanı Orhan Bey’in Büyük oğlu Gazi Süleyman Paşa’nın Gelibolu’yu fethin ilk yıllarından, 623 yıllık bir saltanattan sonra, 1924’te Osmanlı Devleti sonlandırılana kadar hem askeri hem siyasi hem de kültür merkezi olarak önemli hizmetler vermiş, tarih yüklü bir şehirdir.
Fethin ilk yıllarından, Osmanlının son zamanlarına kadar bu tarihi önemini devam ettirmiştir. Fetihten sonra Anadolu’dan büyük bir İslam nüfuzunun buralara yerleştirilmesiyle ilk düzenli askeri teşkilat olan Azebler ordusunun, daha sonra da yeniçeri ordusunun karargâh ve kumanda ve eğitim merkezi olmuş. 1359 İlk büyük ibadethane Gazi Süleyman Paşa camii 1407 de Azepler Mescidi (açık mescit) daha sonraki yıllarda 164 camii ve mescit, 16 medrese, 11 yolcu hanı, 8 çarşısı, 56 mahallesi, onlarca tekke ve zaviyesiyle zengin bir kültür şehri oldu. Yıldırım Bayezid zamanında Saruca Paşa ve Hamza Bey tarafından Gelibolu tersanesinin kurulmasıyla 1534’lü yıllarda 13 eyaleti içine alan” Akdeniz Adaları Eyalet merkezi “oldu. 1834 de Edirne Vilayetine bağlı “Gelibolu Sancağı, “1923-1926” Gelibolu Vilayet”i, 15 Temmuz 1926 da Çanakkale iline bağlı ilçe olarak hayatiyetini devam ettirmektedir.
Çanakkale’ye bağlı bir ilçe olmasından sonra, küçüldükçe küçülmüş; üzerinde yaşanılan o haşmetli tarihe ait eserler, izler, hatta mezarlar acımasızca bir, bir yok edilmiş, silinmiş. Gelibolu’nun dar sokaklarında dolaşırken, her köşe başında bir yatır, yıkılmaya yüz tutmuş tarihi hamamlar, son zamanlarda restore edilmiş türbeler, toprağa gömülü kalmış tarihi mezarlarla karşılaşırsınız. Kimdir bunlar? Diye sorarsanız. Cevabını sadece, Osmanlı arşivlerinin tozlu raflarında, araştırmacıların bulduğu tarihi belgelerde, tez çalışmalarında bulabilirsiniz. Ben de öyle yaptım. 623 yıl Osmanlıya ruh vermiş bu şehirde yatan maneviyat büyüklerinin, alimlerin, şairlerin, devlet adamlarının kimler olduğunu merak edip; İstanbul Osmanlı arşivleri başta olmak üzere, Bayezid kütüphanesi, Edirne Yazma eserler kütüphanesi ve Osmanlı arşivleri, salnameler, Trakya Üniversitesinin zengin kütüphanesindeki Osmanlı eserleri ve salnamelerinden Osmanlı döneminde yazılan kaynak kitaplar ve biyografi araştırmalarından istifade ederek bu web sayfamızı hazırladık.
Bu toprakları bize vatan yapabilmek için; ömürlerini, emeklerini, bilgilerini, terlerini ve kanlarını akıtarak emanet eden aziz ecdadımızı unutmamak, unutturmamak inancıyla, onlara olan vefa duygularıyla, bu tarihi vazifeyi yerine getirme isteğiyle bu web sayfamızı aziz ruhlarına ithaf ediyorum.